19 Eylül 2012 Çarşamba

Göz Doktoruna Gittik Nörologdan Çıktık

Bundan 1,5 ay önce şiddetli baş ağrılarım vardı. Boynumla beraber geliyordu. O kadar ki uyuyamıyordum yani o derece kendimi öldüresim geliyordu. Nöroloğa gittim bana gerilim baş ağrısı dedi gözlerimde ışık olduğunu anlattım gözüme de baktı ama teşhisi gerilim baş ağrısıydı. Laroxyl verdi ben her akşam 9 da onu içmeye başladım. Anneme boynumdaki ağrıdan bahsettim krem sürerken şişlik farketti. 2 gün sonra dayanılmaz ağrılarım olunca annem beni beyin sinir cerrahına götürdü fıtık başlangıcı şiddetli spazm dedi ilaç verdi. Neyse geçirdik onu da. Onunla baş ağrılarım da geçti ama gözümdeki ışık geçmedi. Zonguldak' a okula dönmeden unutmayim diye geçtiğimiz hafta göz doktoruna gittim. Doktorum testler yaptı ve bana seni nöroloğa sevk edecem dedi. Bende gittiğimi söyledim. Gidiyorsun da nasıl fark etmiyor bu doktor bunu diye sinirlendi. Papil ödem dedi bana. Bir kaç doktor adı verdi. Birini seçip gittim. O da teşhis doğru Papil Ödem diğer adıyla KİBAS diğer adıyla yalancı tümör dedi. eğer tedavi edilmezse kör olabileceğimi anlattı. Görme alanı testi yaptık bazı kör noktalarda prüzler çıktı. O kadar önemli olmadığını söyledi. Bana Laroxyl'i bırakıp hafta sonu olacak değişimi haber vermemi söyledi. Eğer baş ağrılarım tekrar başlarsa belden sıvı alma işlemine başvuracaklarmış. Eve gelince videosunu izledim ay çok korkunç yaaa :/ Bakalım ne olacak  :/ Şu an için okula gitmeme izin vermiyorlar verirlerse 30 una gidecem. 

19 Temmuz 2012 Perşembe

İlk İş Deneyimi :))

Evet size ilk iş deneyimimden bahsetmedim ben. Geçenlerde Haziran başında başlamaya karar verdiğim işe başvurmaya gittim. Biraz geç oldu ama öyle :D Neyse adam annemin üniversiteden arkadaşı gittik yanına kardeşimle. "Biz Ahmet abiyle görüşebilir miyiz?" dedik. Yaşlıca bir teyze vardı yemek temizlik falan yapıyor. ize CV sordu. Bizde ki ifade "Ne CV'si yeeaaa biz torpilliyiz hacı" ifadesiydi. Neyse önce müdürenin odasına aldı sonra Ahmet abinin odasına. Ahmet abi bir kızdı önce hiç gelemeseydiniz, maaş yok size falan ama sonra aldı işe. Bize en büyük darbeyi ayrı departmanlara vererek yaptı tabi. Burası bir Çağrı Merkezi. Bir bölüm TurkNet satışı yapıyor bir bölüm e-101 yakıt tasarruf cihazı. Kardeşimi TurkNet'e verdiler beni de yakıt tasarruf cihazına. Arayıp insanlara "İyi günlerden ben bilmem nereden arıyorum . Şöyle şöyle bir ürünümüz var almak ister misiniz?" falan fistan diyorsun. Arkadaş tamamen bana aykırı birincisi telefonla tanımadığım kişilere bilmediğim bir mal satacam ikincisi böyle bir şey olsa beni arasalar ben almam kendim nasıl satacam. Biz gittiğimizde saat 10 du. Beni bir odaya kardeşimi diğer odaya verdiler. Bu arada biz mesajlaşıyoruz falan tabi. Benim katıldığım ekipte benimle beraber 5 kişiydik. Sadece Kamuran ve Burhan çok samimi geldi bana diğer ikisini sevdim dersem yalan olur. Zaten çokta dedikoduculardı. Burhan'ın yüzüne gülüp çıkar çıkmaz arkasından dedikodusunu yapıp gülüşüyorlardı. Saat 12 de mola varmış 45 dakika. Neyse kardeşimin ekip şefi molayı başlatınca kardeşim geldi. Hadi gel diyor. Gelemem sen git diyorum. " Aşağı inecem amaaa" diyor."Lan gitsene canım kardeşim" dedim. Bu bir tripli gitti. Yaa adam bizi bırakmamış daha nasıl gidim. Neyse adam bırakınca bu yanıma geldi. Konuştuk. Dayanamayacağımızı farkettik.Saat 3'te tekrar bir 15 dk'lık mola varmış. O zamana kadar idare edelim dedik. Zaten uyanamayız diye hiç uyumadan gelmiştik. İnan arada uyuyakalıp masaya yapışcam diye çok korktum. Sonra kardeşim Ahmet abiye gidip biz bir bakalım yapabileceğimizi düşünmüyoruz demiş. Adamda gülmüş anlamıştı zaten :D Saat 3 oldu herkes molaya gidince kardeşim yanıma geldi. Tam topukluyorduk. Aklıma çocuklara not yazmak geldi. Hoşçakalın demesem ayıp olurdu tabi. Ben de masalarına "Hoşçakalın Gençler :))" diye not yazıp bıraktım. Koşar adım uzaklaştık o binadan. Vee ilk gördüğümüz BurgerKing'e attık kendimizi :D Yani ilk iş deneyimimiz 5 saat sürdü :D Aslında ikimizi yanyana verseler yapardık da he he tabi :D

16 Temmuz 2012 Pazartesi

Soner Sarıkabadayı - Burada Biri Var 2012



Vee bunu sevdimmm . Soner Sarıkabadayı olunca zaten :D
 "Seni bu ömrüme, gönlüme yazmış unutmuyor ..."

Film Önerisi: Sevimli Tavuk

Bu film filmden ziyade çizgi film ama yeminle sabah beri ağlıyorum yaa. Bir tavuğun beni bu kadar ağlatması olur şey değil dicem ama inanmayın ota boka ağlarım :D Ama bu harbiden güzel yani . Bir tavuğun annesiz babasız kalan bir ördeğe sahiplenmesini ve onun için yaptığı fedakarlıkları anlatıyor. O kadar iyi o kadar temiz kalpli bir tavuk ki anlatamam yani. Kısaca izleyin lan işte tavsiyedir.

9 Temmuz 2012 Pazartesi

Belgesel : SHARKWATER "Siz bu filmi seyrederken 15.000 den fazla köpekbalığı öldürüldü."

"Köpekbalıkları vahşidir, katildir, zararlıdır." Bütün bu ön yargılara cevap veren bir film. Aslında ne kadar korkak ne kadar utangaç olduklarını gösteriyor. Filmi izledikten sonra dedim ki " Abi benimde evime adamın biri dalacak ben de öldürürüm ne bileyim hayır mı şer mi ! ". Hak verdim onlara. Onlar sadece evlerinde zarar görmeden ve zarar vermeden yaşamak istiyorlar. Film de verilen istatistikler de dünyada insanlara en az onların zarar verdiğini zaten gösteriyor. Ve onlar dünyanın dengesini, ekosistemi düzenliyor. Bizim yaşamamıza yardımcı oluyor. Yok olduklarında bizde yok olacağız.  Onları sadece yüzgeçlerinden çorba yapmak için hunharca katlediyorlar. Yüzgeçlerini alıp onları canlı canlı denize geri atıyorlar. Can çekişmelerini izleyip cesetleriyle resim çekiliyorlar. Bu filmi izlerken sanki onların ağladıklarını içinizde hissediyorsunuz. Siz de onlarla ağlıyorsunuz. Onlar korunmalı, yaşam alanına saygı duyulmalı. Onları katledenler cezalandırılmalı. Rob Stewart'ın çabası o kadar takdire şayan ki izlerken "Helal şu adama ya helal." demekten kendimi alamadım. Adam onlara sarılıyor resmen.Onlar gelip kendini sevdiriyor . Onlara zarar vermedikten sonra hiçbir şey yapmadıklarını gösteriyor. Mutlaka izlenmesi gereken bir film. Ve unutmayın "Siz bu filmi seyrederken 15.000 den fazla köpekbalığı öldürüldü.".

2 Temmuz 2012 Pazartesi

Film Önerisi : KILLER ELITE


Jason Statham filmlerinin kuralı sanırım adamın filmleri hep süper. Eğer bir film alıyorsanız ve filmde Jason Statham oynuyorsa o filmi düşünmeden alın. Tetikçi , Suikastçı , Taşıyıcı , Ölüm Yarışı vs. vs. hepsi çok iyi filmler. Clive Owen ve Robert De Niro da oyunculuklarını kanıtlamış usta oyuncular olunca film daha da güzelleşiyor. Filmin kısaca konusu seyahat acentesi adı altında katil kiralayan bir şirkette çalışan bir grup paralı askerden biri işi bırakır. Sakin bir hayata dönmeye karar verir. Sonra 1 yıl sonra en yakın arkadaşı kaçırılır ve o da tekrar bu işe zorlanır. Gerisini izleyin arkadaş masal mı bu ? Film . Hayret pişiiiy yeaa. 

27 Haziran 2012 Çarşamba

Film Önerisi: ÖLÜM DEFTERİ

Ölüm Defteri, 3 seriden oluşan animesi de bulunan bir film. Ben şahsen animesini izlemedim ama filmini izledim. Açıkçası çok beğendim. Olay bir defterin etrafında geçiyor. Bu defteri sahibi olan kişinin bir ölüm meleği oluyor. Sadece bu deftere dokunan kişiler bu ölüm meleklerini görüyor. Aniden meydana gelen suçluların ölümlerindeki artış dikkat çekiyor ve polis bu olayı araştırmaya başlıyor. İşte olaylar bundan sonra gelişiyor. Serinin her bölümü tıpkı bir dizi gibi birbirine bağlı. Yani her birini anlamak için izlemeye birinciden başlamak gerek. Bu arada Bay L'ye aşık oldum diyebilirim :D En kısa zamanda animesini de izleyeceğim :)) 
Hayde iyi seyirler :))

17 Haziran 2012 Pazar

Korkulu Rüyam Hamamböceğiyle Yüzleşmem !

Yeeaaaapp dün gece korkulu rüyamla resmen yüzleşmiş bulunmaktayım. Hayatımda en korktuğum şeyler haşereler. Özellikle hamamböcekleri. Eee Adana'lı olunca da hamamböceğinin bol olduğu bir yerde yaşıyorsun. Yaa dün hava 53 dereceydi ya daha nasıl anlatayım. Neyse gece oturuyorum yerde pc falan bakıyorum. O ne lan yanımdan bir şey geçti. Bi baktım hamamböceği elim ayağıma dolandı. Yatağın altına girdi. Bir balkona çıkıyorum bi içeri giriyorum. Eee uyku da geldi yatacam. Ama o ordayken hayatta yatamam. Sinekliği aldım elime sürekli sivrisinek öldürdüğümüzden hazır zaten masada. Çömdüm yere bekliyorum. O da namussuz bir çıkıyor tam bir atak yapacam, kaçıyor. Sonra çıktı nefes bile almıyorum kaçmasın diye. Şlaaaaaaaaaaaaappp diye bi vurdum. Sonra bir daha , bidaha, bidaha, bida boku çıktı hayvanın. Tamam öldürdüm onu yeeaaaah diye haykırırken. Cesedi gözüme takıldı. Ohaa anasını satim nasıl alacam onu ordan imkanı yok alamam. Peçete koydum yere. Üstüne iteledim. Sinekliğin üstüne peçeteyle açık bir şekilde bıraktım. Balkona gittim tam atacam peçete uçtu balkona düştü. Neyse geri koydum içine aşağı attım vee zafer benim oldu :D Artık özgürdüm yatmakta :D Yine olsa yine yapar mıyım bilemem ama ilk hamamböceği cesedim :D

8 Haziran 2012 Cuma

Kadına Şiddet Uygulayıp, Erkeğim Diyorsan Sen Sadece Yavşaksın !!

Dün gece bir vahşete, bir insanlık ayıbına şahit oldum. Abim geldi dün bize amcamın oğlu. Oturduk yemek falan yedik. Akşam oldu salondan annem, ben, kardeşim, abim oturuyoruz. Böyle inleme ağlama sesi geliyor. Önce biri ağlıyor diye düşündük. Normal bir ağlama sandık. Sonra abim yatmaya gitti. Kadın hala bağırıyor, ağlıyor. Gittim balkona dedim dışarı bakayım. Bakıyorum yok bir şey. Bir an sessizlik oluyor. İçeri giriyorum. Tekrar başlıyor. Kadın "anneeee anneeee" diye bağırıyor. En son dedim bekleyeyim. Tam karşımızdaki evin yan dairesinden bir teyze pencereye çıktı "yeter artık çok dövdü ya " diye bağırdı. Ne olduğumu şaşırdım. Beklemeye devam ettim. Tam bekliyordum ki -bizim apartmanla karşı apartman çok yakın birbirine hani biraz daha yakın olsa el ele tutuşacağız- sonra bir baktım tam karşımızdaki kat balkon kapısının oda tarafında kapının önünden kadın geçti arkasına doğru koşarak. Annemle, kardeşimi çağırdım. Adama yalvarıyordu. Kadın kapıyı açıp balkona çıkmaya çalıştı. Balkona çıkıp yardım isteyecek diye düşündüm adam izin vermedi. Çıksa belki bağırıyor diye onu ordan atada bilirdi. Çok korktum ve üzüldüm kadın için. Sonra kadın yere düştü adam vurmaya devam etti.  Annemle ben ağlamaya başladık. Polisi arıyorduk ki o sırada polis geldi. Başkası bizden önce davrandı. Adam hemen lambayı kapattı. Taktik işte şerefsiz. o..Çocuğu ! Polisler uzun bir süre bekledi. Sonra gittiler. Girme izinleri yok sanırım. Ama ben görüyorum içerideki mutfak lambası yanıyor. Bir daha oda lambası yanmadı. Tabi o gece uyuyabildim mi ?Hayır. Gidip gelip kontrol ettim evi kadını. Başımı yastığa koyduğumda acaba n'apıyor? nasıl ? uyuyabildi mi ? o aşağılık herif orada mı ? kadına bir şey yaptı mı ? diye . Düşünürken uyumuşum. O olayın etkisiyle uykum boyunca rüya gördüm. Sabahta annem kardeşimi dershaneye gitsin diye uyandırmak için bağırınca bir irkildim. Bir korkuyla sıçrayıp uyandım. Gün içinde de gidip gelip kontrol ettim. Hava karardı lambalar yanmadı. Gece oldu yanmadı. Şu anda bakıyorum. Hala yanmıyor. Umarım o şerefsizi polis götürmüştür. Kadın bir şekilde o evden kaçmıştır. Umarım . Çokta genç kadın ya. Zayıf uzun saçlı. Gençten bir kız. Ellerin kırılsın şerefsiz böyle adi, şerefsiz, ahlaksızların yaşama hakkı yok. İbne yavşak. Ettiğini görürsün umarım ! Günümüzde kadına şiddet gittikçe artarken kimse bana ülkedeki düzenden bahsetmesin ! Sıçayım lan sizin erkekliğinize ! Puştlar !

Kadına Şiddet Hattı Alo 183 .

2 Haziran 2012 Cumartesi

Evime Doğru !


Sonunda evime geldim ve netime kavuştum . Gelmeden önceki birkaç günü anlatayim. Maliyet sınavımdan başlayim hem de L Ya o kadar çalıştım gecelerce çalıştım. 3 soru sordu yapabilirdim ama birince ufacık bir hata yaptım ve büyük ihtimal yanlış sayacak hoca kalacam maliyetten L saatlerce ağladım ya saatlerce L Sonra çalışmıcam işletme yönetimine dedim yok bıraktım artık son sınav zaten dedim. Zuzu’m bırakmadı. Bütün gece çalış çalış diye mesaj attı. Bende çalıştım. Ertesi gün sınava gittim sınava girdim ve beklemediğim kadar iyi geçti. Geçerim ondan heralde emin değilim . Bu arada 2 sınavım açıklandı İnsan Kaynakları Yönetimi ve İstatistik ikisinden de geçmişim J Neyse işletme yönetimine  de girdikten sona yurda geldim valizlerim zaten hazırdı. Bir buçuk saat sonra otobüsüm vardı. Kantinde Rocky’mle yemek yedim. Sonra yurda geldim kızlarla falan vedalaştım ama kendini dost sanan o eski dostumla vedalaşmadım. Yüzüne bile bakmadım. Maliyet muhasebesinden gelip ağla ağla öldüğümde yine sanki ben yokmuşum gibi davrandı. Sildim ben onu artık. Neyse otobüs saatim geldi Rocky’m beni otobüse bıraktı. Gözlerim doldu giderken ağlamamak için zor tuttum. Yola çıktım. Giderken Devrek’e doğru yaklaştık bir tane yolcunun unutulduğu fark edildi. Hatta unutulmuş değilde iki tane 13 numara verilmiş. 2.kaptan telefonla unutulan kadını aradı. Kadın “ Ben sizi burada bekledim gelip beni almadın cep telefonu diye bir şey icat edildi değil mi ?!”  falan dedi. 2.kaptanda “ Hanım efendi biz almaya geldik sizi alacağımız yerden insan aldık siz başka yerlere bakıyordunuz heralde hem haklısınız cep telefonu icat edildi sizin bize verdiğiniz numara kimin sizin değil ?” dedi. Ordan 1.kaptan amca son noktayı koydu “Tamam polemiğe girmeye gerek yok !” dedi. Ben koptum orada yaa . Neyse sonra şoförler yer değişti . Şoförün üstünde nal gibi kocaman “Lütfen şoförle konuşmayınız.” yazıyor . Ama sanırım şoförün telefonla konuşması yasak değil ki adam bir saat telefonla konuştu yaa. Sen o kadar insan taşıyorsun. Onca insanın hayatını nasıl düşünmezsin. Disiplinine sokayım böyle işletmenin ben ! Neyse bu arada Adana Demirspor’un play off final maçı başladı. Yüreğim hop oturup hop kalkıyor. 1-0 oldu derken 2-0 derken 2-1 artık bitsin diye yalvarırken bitti maç. ADANA DEMİRSPOR BANK ASYA’DA. Yıllar sonra hak ettiği yere yavaş yavaş gidiyor. E bundan sonra da aşk olsun şehrin asi çocuklarını sokaklara sığdıranlara JBir yerde mola verdik. Herkes indi ben 4 numarada oturuyorum bir de 1 numarada ki teyze var bir de en arkalarda birkaç kişi. Camları yıkayan çocuklar geldi.Sabunlayanla bir an göz göze geldim. Dik dik baktığını görünce eğdim kafamı yanlış anlamasın diye. Tekrar bir kaldırdım sabunlu fırçayla kalp yapmış romantik camış yaa. Hayır ayağa bir kalksam kendinden utanıp intihar edecek mal :D Yüzümdeki sevimliliğe mi kandı ne :P Hoş önce başkasına diye düşündüm sonra bir baktım bir tek teyze var. Hay senin aklına sıçayım çocuk ya :D Başka kız mı bulamadın :D Sonra Ankara AŞTİye vardık,  indik otobüsten. Tekrar bineceğim için otobüse aldım valizleri diğer otobüsün peronlarını sormaya gittim, öğrendim. Annemi aradım dedim diğer peron yukardaymış. O da bana taşıyıcı tutmamı söyledi. Ben tuttum mu ? Tabisi hayır. Para verir miyim ona ? Geçen defa benden 10 lira aldı şerefsiz kandırdı içime oturdu resme. Neyse güç bela inatla yukarı çıkardım. Geldim peronuma. Kardeşimle konuştum. Suskunlara ne olduğunu falan anlattı bana. Otobüsüm geldi suratsız hosta valizimi verdim girdim otobüse. Oyyyhhh o ne koku nasıl hacı yağo benzeri ağır bir koku kusacam ama artık o kadar yani. Hayır hacca mı gidiyor acaba bu otobüs diye düşünmedim değil hani. Yolculuk başladı. Ayyyy o nasıl bir yakışıklılık o nasıl bir boy pos endam. Model gibi çocuk . Ne yazık ki arka taraflarda oturuyordu. Saat sabah beşe doğru dedim bir buçuk iki saatten fazla var heralde. Uyuyayim . Lan bir açtım gözümü Adana’mdayım. Gelmişimmmm. Hemen annemi aradım o da Yavuz Amcayı aradı beni gelip alacak diye. İndim otobüsten birkaç kişi daha indi veee o da indi J J Neyse hiç bakmıyorum gayet havalıyım. Bu servise gitti valizini verdi. Hareket saatini bekliyor. O sırada Yavuz amca geldi arabaya doğru gidiyorduk. Ben daha bir havalandım. O servisle ben arabayla gidecem sonuçta değil mi ? :D Roller değiştiiii oğluuuuummm tamam yakışıklısın havalısın ama bende arabalıyım leaaağğnnn ! Evime geldim. Babam aşağıdaydı. Öptüm . Yukarı çıkıp annem, kardeşim ve köpüşümü de öptüm sarıldım. Ama onları gerçekten çok özlemişim. Sizi seviyorum, siz benim ömrümün muhteşem 4’lüsüsünüz. 

27 Mayıs 2012 Pazar

Dostluğun Bende Bitmiştir, Gerisi Sadece Tweet’tir !


Kızım sen beni öldürecek misin ? Ne yapmaya çalışıyorsun sen ? Bak bugün valiz hazırlıyorum ben. Perşembe evime gidecem. Hafta içi sınavlarım var vaktim olmayacağı için bugüne ayırdım. Her neyse hazırlarken yere bir şey düşürmüşüm yara bandı mı ne . Bu benim eski dost(!) gitti bu yara bandını benim dolabımın önüne doğru bir tekmeledi. Döndüm baktım suratına oda kapıdan çıkıyordu bir an göz göze geldik. Bende twitter a “Haklısın annecim böyle aşağılık hareketler bize yakışmaz! Herkesin bir seviyesi var değil mi ama ? J” yazdım. Oooh iyi ettim. Annemle her  telefon konuşmamda anlatıyorum ne kadar sinirlendiğimi patlamak üzere olduğumu ama annem bize yakışmaz kızım diyor. Aslında evet anneme yakışmaz o çok hanımdır genel olarak. Ama abi aslında benim içimde bir çirkef yatıyor haberi yok. Her neyse o sırada yurtta bir bağrışma aman o da ne ya kızın bir yerlerini yırtıyorlar sanki. Bütün yurt ayağı kalktı hepimiz koştuk. Misafir odasında kalan kızın biri sinir krizi geçiriyor. Güvenlikler, memureler insan doldu bir anda ortalık. Sonra öğrendik tabi biz olayı dedikodu olacak da bizden kaçacak yook artık canım hah haaa :D Bu sinir krizi geçiren kız bir elbise almış bizim orda kalan bir arkadaşta bakmak istemiş buda yok bakma giyince üstümde görürsün demiş. Kız da iyi ben bir şey aldığımda bakmak istersiniz ama bende göstermicem bundan sonra demiş. Neyse arkadaşlarıyla konuşurken bu sinir krizi geçiren kızın her halinden şizofren olduğu belli olan kapalı arkadaşı bizim kıza tekme atarak üstüne atlamış. Sonrası da malum kız sinir krizi geçirdi falan. Bu kapalı olan malın ikinci kavgasıymış. Zaten diyormuş ki bir gün gece uyurken birilerini bıçaklıcam bu yurtta. Ay mal mı ne ? Bildiğin şizolarla yaşıyoruz ya . Yurt değil tımarhane. Neyse sonra akşam oldu twitter a girdim yine. Tesadüfen bu benim eski dostun yazdıklarını gördüm. Ben o tweeti attıktan sonra atmış bunları. Yok efendim sen yanlış anlamaya meyillisin ondan yok hak etmiyorsun dostluğumu sana verdiğim zamanı emeği kimseden görmeyeceksin yok bunu gerçekten düşündün mü yok beni hiçbir zaman sevmediğini düşünüyorum falan. Birincisi bana zaman ve emekten önce azıcık değer verecektin sen. Buraya geldiğimizden beri hiçbir iyi ya da kötü anında seni yalnız bırakmadım. Ama sen şuanda yanında olana bile bana verdiğinden çok değer veriyorsun. Kırmamak için daha çok uğraşıyorsun. N’oldu ? sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek mi yiyor ? İkinci ben sevmediğim insanın yanında dakika durmam. Durduramazsınız abi. Sevdim ki bu kadar kızgınım sevdim ki kalbim bu kadar kırıldı. Üçüncüsü de sen beni o gün gözyaşımı göre göre görmezden gelip acımın yanında kahkaha atarak tamamen kaybettin. Artık bana her şeyi düşündürüyorsun. Ne kadar küs olursak olalım. Sen ağlasan ben gelir neyin var neden ağlıyorsun diye sorardım. O gün gerçek değerimi anladım ben. İlk başından beri fazla değer verdiğimi anladım. Kimin ne hak ettiğini anladım. Saf olmamam gerektiğini, iyi niyetime yenilmemem gerektiğini anladım. Bundan sonra senin dostluğun bende bitmiştir, gerisi sadece tweet’tir ! 

26 Mayıs 2012 Cumartesi

Bitmesin (Gökhan Türkmen)

Can’ımız Bonomo’muz :)

Eurovision finali ! Evet bugün Eurovision finali vardı . Fakat çok bu yurtta çok ilkel şartlarda yaşadığımız için izleyemedik haliyle.  Delirecektim nerdeyse radyoyda bulamadık var mı böyle bir şey ya . Neyse son çare bacıların bacı bir tanecik kardeşimi aradık. O bize televizyondan dinletti arada da yorumlar yaptı anlattı. Favorilerim : Türkiye , Yunanistan , İsveç , Danimarka’ydı. Vallahi dinlediğim kadarıyla en iyi bizdik. Ki zaten adaletli bir yarışma olsa ilk 3 te olurduk. Puanlama geldi abi yok böyle bir şey ya Azerbaycan’dan başka kimse tam not vermedi. Hakkımız resmen yendi. 7.olduk, 1.İsveç oldu . Neyse üzülmüyorum sonuçta bu artık müzik yarışması değil siyasi bir yarışma . Bu yarışmayla ülkemizin Avrupa’daki yerini gördük. Hala mal gibi biz Avrupa Birliğine girecez heaaaaa derler bunlar. Atatürk ne demiş ben Avrupa Birliği’ne girmek için uğraşmam, teklif gelirse düşünebilirim ! . Yani hatırladığım böyle bir şeyler. Sallamıyorum herhalde canımmm aaa vardı böyle bir söz. Ama sonuç ne olursa olsun sen bizim Can’ımızsın J Seni seviyoruz Can Bonomo’muz J Bu siyasi oyundan alnın ak çıktın tebrikler J

25 Mayıs 2012 Cuma

İki Vize Okundu Birisi Çok Dokundu :)

Dizilerin Olduğu Gibi Vizelerin De Finali Var Yeğennnn !




Annemi özledim yaaa. Kardeşimi ve kızım köpüğü de. Şu finaller bitse de gitsem. Ya insan neden çalışıp didinip girdiği sınavlardan bu kadar düşük bekler ki :/ Hayır yani çalışmıcam bok gibi kalacam ortada o olacak. Bak şimdi ilk sınavım finans matematiğiydi. Abi çok sevdiğim bir ders. Zaten büyük ihtimalle hocadan kaynaklı. Bayılıyorum finansçımız İlker Hoca’ya. Çok sempatik bir defa, çok samimi çok içten ve en önemlisi çok güleç. Kasıntı değil. “Ya ben koskoca üniversite hocasıyım çoluk çocukla ne muhatap olacam dersimi anlatır giderim. Alan alır almayan beni ilgilendirmez anlasın diye uğraşmam.” diyen tiplerden kesinlikle değil. Derse geliyor bizimle muhabbet ediyor , gülüyor, espri  yapıyor, bizi dinliyor ve mükemmel ders anlatıyor. Tek sorun adamın finalleri vizelerinden çok daha zor. Oda her öğrenciye öyle gelir zaten :D Ama hoca bunu kendisi de söyledi yani. Öyle deyince 3 gün aralıksız finans çalıştım hani vizeden de 55 almıştım yani çok düşük değildi. Neyse tamam demem bu kadar çalıştım soruları takır takır çözüyorum 100 mü alsam 90 mı yea geyiği yapıyorum kendi içimde. Sonra okula gittim sınava girecez merdivende düştüm. Espri yaptım “ahahaha bakın çan düştü heaaa” diye. Yapmaz olaydım. Tak sınava bir girdim ve aynı hızla da o bana. Kaldım mal gibi 10 sorudan 6 sını yaptım onları da salladım resmen. Acayip moralim bozuldu sınavdan sonra okulda duralım istatistik çalışalım dedik ama yok yani kafamı veremiyorum ki. Zuzu anlatıyor ama ben boş boş bakıyorum ağladım ağlıcam. Bir yandan da Rocky’e mesajla anlatıyorum. Sonra yurda geldim bir hışım odaya girdim attım çantayı, kantine gittim geldim cart curt. Yatağımda uzanıyorum. Babam aradı. “N’apıyorsun, nasıl gidiyor sınavlar falan ?” dedi eee tabi ben karşımdakinin o olduğunu unuttum kötüydü ya dedim. Aldığım tepki “ee tabi çalışmadın çalışmazsan böyle olur.” oldu. İşte o an bende film koptu saydım, sayıştırdım . Sana çok kolay geliyor ben kaç gündür çalışıyorum burada emeklerim gitti benim sen ne konuşuyorsun falan ama yani susturabilene aşk olsun bir yandan da ağlıyorum tabi. Buda anneme verdi telefonu  al şu kızını diye. Anneme anlatıyorum bi telaşla ağlıyorum. Annem anca tamam kızım, ağlama kızım, sağlık olsun kızım falan diyebiliyor. Neyse kapadık sonra. Üstüne gece arkadaşın hasta olduğunu öğrendim mi ? Ben yine ağlıyorum tabi. Bu eskiden en yakın arkadaşım olan varlıkta gülüyor. Gerçi bunu o gece anlattım. Üstüne yurtta da kızlar kavga etti falan. Yani benim ertesi günkü istatistik sınavına çalışma olayı yattı o gece. Haliyle bende. Sabah 7.30 da kalktım biraz çalıştım. Sonra okula gittim Zuzu’yla çalıştık. Ve benim o sınavım finanstan çok çok daha iyi geçti yaaa. Onun da vizesi 21 yok böyle bir şey :/ Alttan aldığım mikro dersimin sınavı vardı ertesi gün. Akşam gidip ona baktım biraz sabah sınava girdim ve sanırım tekrar alırım onu :D Zaten vizeden 35 almıştım :D  Aynı gün bir sınavım daha vardı Kıymetli Evrak Hukuku diye hiç çalışmadığım derse okulda birkaç saat çalıştım ve o süper geçti. Delirecem ya yok böyle bir şey. Ve bugün!  Dün gece sabaha kadar İnsan Kaynakları Yönetimi çalıştım, sabah kalktım çalıştım. Ve bugünkü esprim “Diziler gibi vizelerin de sonu var.”dı .  Ve sınavda hepsini birbirine karıştırdım. Bundan sonra espri yapmıcam ya kendi kendimin başını mı yiyorum anlamadım ki. Bravo bana ya yeminle bravo ben ağlamayim de kimler ağlasın. Neyse ki yarın sınav yok. Kaldı haftaya 3 tane. Yükseltmeye aldığım Türk Dili dersimin vizesinden 37 aldığım için biraz çalışmam gerekecek. Sonra hemen evimmmmmm J Güzel memleketim Adana’m J  Aman yanlış anlama Zonguldak. Sevmiyor değilim seni. Ama birkaç pürüz var yani sıkıntı birkaç insan var ;) Bir de aile özlemi tabi J Ha bir de burada yaz gelmiyor kardeş. Onu n’apcaz ? Bizim memleket hep yaz da :D Neyse bir sonu var elbet yeğeeen bir sonu var..  :D Bugünün iyi haberi adamın dibi CAN BONOMOOOO J Can Bonomo’lu Türkiye Eurovision yarı finalinden galip geldi ve finale çıktı J İnan ki ben geçen sene Can Bonomo dinlerken ay bu ne yeeaaaa ğğ diyenler bu aralar bir Can Bonomo türküsü tutturmuşlar. Hayrola , yüzsüzlük foraaaa J)

22 Mayıs 2012 Salı

Nerde Benim Delikanlı Düşmanlarım !

Yok arkadaş derlerdi de inanmazdım. "Bak yavrum eskiyi çok arayacaksın tadını çıkar" diye. Bizim zamanımızda arkadaşlıklar bile bir başkaydı ya. Bırak arkadaşlığı düşmanlıklar bile başkaydı. En adisi, en şerefsizi "N'oldu lan anneni mi özledin ?" diye sorardı ağlarken. Ben burda ağlıyorum mal gibi zamanında dostum dediğim orda yardıra yardıra gülüyor. Sıçayım senin arkadaşlığına da insanlığına da. Abi insanın içi sızlar be. Zaten burda final haftamın ilk günü ilk dersimden üstelik 55 aldığım dersimden kaldım (gerçi daha bugün oldum açıklanmadı ama eminim yani). Bir de üstüne arkadaşımın kuzeninin -ki o da arkadaşım- lösemi olduğunu öğrendim. İyice sinirlerim boşaldı ya . Umarım iyileşir ya çok efendi bir çocuk valla. Hiç  yakıştıramadım hastalığı ona. Kimseye yakışmaz ama kimine hiç yakışmaz. Aman ne bileyim saçmaladım işte. Şeytan diyor kalk çarp ağzının ortasına bir daha ömrü billah gülemesin. Ya valla ben eski delikanlı düşmanlarımı istiyorum. Gerçi pek de düşmanım olmadı yani ama olanlar da delikanlıydı.Umarım göz yaşlarım diken olur sana batar. Sel olur boğulursun. Her neyse en azından yüzünü daha net gördük mikroskopla . Mal!

21 Mayıs 2012 Pazartesi

Bir Kahraman Tazeoğlu Buluşmam Daha Böylece Geçti :)))


Bugün Kahraman Tazeoğlu Zonguldak’taydı. Ama bu defa benim için farklı oldu. İmza gününün yapıldığı yere gittik Rocky’mle (bu arada Rocky benim buradaki kız kardeşim  ). Gittiğimizde Kahraman Tazeoğlu yeni gelmişti. Elimde bende ki 6.ve tek imzasız kitabı olan ‘bambAŞKa’ ile sırada bekliyoruz. Sıra bize gelecek diye beklerken Rocky’imin kestiği çocukta kitap alıp gelmez mi ?  İlk zamanlar adını bilmediğimiz için giydiği Cedric’li sweetten ötürü Cedric diyorduk (aslında alakası yok yani o sarı bu kara o kısa bu uzun) adını öğrendik ama öyle kaldı artık adı bile yakışmıyor yani :D Neyse bekliyoruz ben Kahraman Tazeoğlu’nu düşünüyorum Rocky sıranın sonunda bir başına duruyor diye üzüldüğü Cedric’i . Sıra bize geldi ben kitabı verdim. Rocky masanın önünden elinde fotoğraf makinesiyle geçti çekmek için yerini aldı. Bu arada Kahraman Tazeoğlu da onu görünce ‘Hoş Geldinizzz ‘ diye sempatik bir tavırla önce Rocky’i sonra beni selamladı. Tam imzalarken Kahraman Tazeoğlu’nun menajeri Zeynep Abla “seni daha önce gördüm mü ? “dedi. Ben de “evet bu üçüncü gelişim “ dedim. Bana “Daha önce nerelere gelmiştin ?” diye sordu.Ben de “Adana da kitap fuarına geldim. Bir de geçen sene yine buraya gelmiştiniz o zaman geldim “ dedim. Kahraman Tazeoğlu dönüp Zeynep Abla’ya “Sende de ne hafıza var beeee :D “ deyip güldü . Zeynep Abla simamdan tanıdığını yabancı gelmediğimi söyledi. Kahraman Tazeoğlu’da “Gülüşünden tanımışsındır, çok güzel gülüyor” demez mi ?. Ay nasıl mutlu oldum. Nasıl sevindirik oldum anlatamam yaaa :D O andan beri gördüğüm herkese anlatıyorum. Bokunu çıkarana kadar da anlatırım daha :D Bu arada biz giderken Cedric hala ordaydı. Sonra yemek falan yedik döndüğümüzde yoktu. Kızçemin aklı onda kaldı :D Ay yaa ne kaa tatlı gülüyorum ben ama ya :D Başka da bir özelliğim yok zaten kırmızı saçlarım, kırmızı gözlüğüm, ve şeker sepeti gibi gülmeeeem :D Ay kendimi ne şımarttım :D Yeter bu kadar şımarma :D

20 Mayıs 2012 Pazar

Merhabalar :)))


Merhaba :) Aslında yaptığım kısmen özentilik yani bloggerları kıskanırım hep bende yazsam ya der dururdum. Özellikle PuCCa'nın kitaplarını da okuyunca tamam dedim bu defa alacağım bir blogger hesabı. Gel gelelim hemen sözümü de tutmadım kendime :D Kısmet bugüneymiş. Sonunda aldım kendime ait bir blog sayfası ve umarım kıvırabilirim. Hoş kıvıramasam da umurumda değil ya istediğim oldu :D